Güzel pazarlar,
Günlük dertlerimizin, koşuşturmalarımız içinde çoğu zaman esas olan ile bağımızı, kalbimizin hakikatını çok çabuk unutuyoruz.
Kendimizle en samimi, en hakiki bir yerden tam bağlantıda olalım ki, kendi iç sesimizi duyalım ilk evvela. Bedenimizin an be an nasıl konuşuyor, yorgun mu, bitkin mi, neşeli mi, neye ihtiyaçı var ? Kulak verelim ki en candan, bedenimizi duyalım ki, bedenin sesi ile hareket etmeye başlayalım. Beden araçılığı ile zihinden kalp ve sezgisel katmana giriş yapmak en kolayı kanımca. Bedeni duymanın en etkin yolları da pratik ve hareketten geçiyor, benim içinse bu yollar yoga ve meditasyon araçılığı ile oluyor en etkili şekilde.
Bugün ise beni çok etkileyen bir hikaye paylaşmak istiyorum sizlerle...
Öncelerde yaşanmış bir hikaye. Evvel zaman içinde uzak diyarlarda yaşayan bir kral varmış, ama çocuğu yokmuş. Bu kral çok yaşlı imiş ve kendinden sonra gelecek kral veya kraliçeyi demoktratik bir şekilde seçmek istemiş. Bu mevki ile ilgilenecek herkesi krallığına davet etmiş, ilgilenen herkesi mülakata çağırmış. Veziri ile kasabaya haber salmış ve istemiş ki gelen herkes krallığına gelsin, yesin, içsin, gardıroptan giyinsin, böylece kimse kimseden üstün olmasın.
Akın akın insanlar gelmişler, kadınlı, erkekli....İnsanlar başka başka kıyafetler giyinmişler, yemişler, içmişler, flört etmişler, dans etmişler, kavga etmişler.
Bu sırada Kral ve veziri üst kattaki odalardan birinde mülakat için gelecekleri bekliyorlarmış.
Aradan saatler geçmiş. Harika saatler geçirmişler. Bir an gelmiş ki aşağıdan gelen sesler kesilmiş. Sessizlik hakim olmuş. Kral merakla vezirene 'Ne oluyor, bir bak' demiş. Vezir aşağıya inmiş, şaşkınlıkla görmüş ki herkes gitmiş. Gelip krala demiş ki 'herkes gitmiş, giderlerken kıyafetleri de götürmüşler'.
Gelen kişiler aslında oraya neden geldiklerini unutmuşlar...Sonunda çok yorgun bir şekilde de gitmişler....
Aslında bütün hikaye bu. Bu yaşamda olmanın büyüsünü, gizemini, nedenini çok kolay unutabiliyoruz. Günlük dertlerimizin, koşuşturmalarımızın, zihnin ve toplumun dayatmaları, varsayımları ve koşullanmışlıklarımızın içinde, insanlık dramımızın içinde özümüzle olan bağı, yüce olan ile bağı, basitlik içinde yaşam ile olan bağı unutuyoruz.
O özümüzdeki ışığı hatırlamak en önemli şey. Bu anda, bu kalpte uyanık olmak, sevgiyle ve farkındalıkla deneyimler içinde olmak mümkün. Niyetimizi ve dikkatimizi canlı tutalım. Yaşamla bağlantıda olmak ve ruhsal olanla bağlantıda olmak için...
çok sevgiyle
Mey Elbi
pazartesi gününe harika bir başlangıç oldu. emeğinize sağlık Mey